Değiş değiş değiş… Kolaysa SEN değiş!

 

 

Değişim önemlidir. Çoğu zaman gereklidir. Bazen iyileştirici etkiye sahiptir. Bir noktadan diğerine götürebilir. İnsanı bambaşka bir hale dönüştürebilir. İsteklerine, umutlarına, hayallerine götürebilir. Sizi baştan yaratabilir değişim. changesOlduğunuz haliyle neyden şikayetçiyseniz hepsini silebilir, yenisine en çok istediklerinizi getirir. Zaten değişim bu değil midir; bir halden diğerine, bir oluştan diğerine geçiş…

Etkilidir. Fakat genellikle hiç kolay değildir. Bir kere, tanıdık olunandan, alışılandan vazgeçmek başlı başına bir zorluk değil midir zaten? Düşünsenize, yıllardır böyle gelmişsiniz, böyle gitmeyecek misiniz? Aşina olduklarınızı geride bırakıp bir daha dönemeyeceksiniz. Çünkü döndüğünüzde bulduklarınızla geride bıraktıklarınız aynı olmayacak. Onlar da değişmiş olacak.

Zor olduğunu bildiğiniz halde, yapmak zorunda olduğunuzu hissetmediniz mi hiç? Mesela, gitmenin zor olduğunu bilerek, birinden ya da bir yerden gitmek zorunda kalmadınız mı? Hangimiz kalmadık ki… Aslında çoğumuz yaşadık. Hepimiz değiştik. Tamamen olmasa da, birkaç açıdan mutlaka…

Geçmişte ne yaşadıksa yaşadık, nasıl değiştikse değiştik. Bir şekilde baş ettik ve bugünlere geldik. Doğru ya da yanlış, atlattık. Peki ya gelecekle nasıl baş edeceğiz? Geleceğin gerektirdiği değişimleri nasıl yaşayacağız? Zor olacağını bile bile, nasıl yola çıkacağız? Nasıl güçlü olacağız?

Her şeyden önce istemek gerekiyor sanırım. Değişmeyi istemek… Diyelim ki ‘değişim’ kelimesi doğru olmadı. ‘Ben değişmek istemiyorum. Onlar değişsin, ya da olanlar değişsin’ diye düşünüyoruz. O halde başka bir yol deneyelim. Mesela, önce ne istediğimize karar verelim. Nasıl bir hayat istediğimize, ne olmak, ne yapmak, nereye gitmek, ne almak, nerede ve kiminle olmak istediğimize karar verelim. ‘Bunu gerçekten istiyor muyum’ diye kendimize soralım. ‘İsteğimin şiddeti yüzde yüz mü?’ ‘Peki, neden yüzde yüz değil? İsteğimi şüpheye düşüren etkenler neler? Bu etkenler isteğimi gerçekleştirmemde bana ne kadar engel olabilir?’… Kimseye hesap vermek zorunda değiliz. Cevaplarımızı başkalarına açıklamak zorunda da değiliz. Ama kendimize karşı dürüst olmak zorundayız. Gerçekçi olmak ve isteklerimizi bu gerçeklere göre değerlendirmek zorundayız. Aksi halde hayal kırıkları kaçınılmaz olur.

Aslında isteklerimizi biliyoruz. İsteklerimize ulaşacağımız yolları da biliyoruz. Hatta belki olacakları öngörebiliyoruz da. Harekete geçmek için biraz cesaret, biraz da güce ihtiyacımız var. O halde önce ihtiyaçlarımızı edinelim, donanım kazanalım. Sonra da harekete geçelim. Donanımlı olursak, isteklerimiz karşısındaki engelleri aşabilmek için ihtiyacımız olan gerekli müdahaleleri yapabiliriz. Hatta belki bütün isteklerimizi yapabiliriz! Neden olmasın? …

Fotoğraf alıntıdır.

Uzman Psikolog Sinem Taşyaran





 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.