Kaygıyı Dinlemek

 

 

“SONUÇ: İçimdeki ses (kaygı) her şeyi susturuyor. Bana, (kaygının) söylediklerinin doğru olduğunu, aslında bunu T.’nin (kendisinin) düşündüğünü söylüyor. Ben ‘bu, kaygının sesi’ desem de, O (kaygı) ‘hayır, T. böyle düşünüyor’ diye bağırıyor. (Kaygı) beni azarlıyor, korkutuyor. Çok yüksek… emir verir şekilde… yüksek sesle emrediyor. (T.’nin sesini duymak) çok zor oldu. Çok zor çıktı. İnat ettim. Kaygımın doğru söylediğine inandım. Evet, (kaygımı) 5’e indirdim. Mantıklıyı düşündüm. Ama önemli olan, mantığı hayata geçirebilmek.”

Bu paragraf, çocukluğundan bu yana Obsesif Kompulsif Bozuklukla mücadele eden ve artık bundan kurtulmak istediği için destek alan bir danışanımla bugün gerçekleştirdiğimiz seansın sonunda, tüm seansın özeti niteliğinde yazdığımız bir sonuç paragrafı. Daha anlaşılır olması için parantez içindeki detayları ben ekledim ve danışanımın gizliliğini korumak adına birkaç cümleyi çıkarttım, değiştirdim.

Her ikimiz de çok zorlandık bu seansta. Kaygı o kadar esir almıştı ki O’nu, kaygıdan arınmış düşünceleri ortaya çıkartmak için ter döktük birlikte. Fakat sonunda fark ettiklerimiz, öğrendiklerimiz, artan mücadele istediğimiz paha biçilemezdi.

Kaygıyı dinlemek… Bazen kaygıyı, paniği, bazen öfkeyi, acıyı, bazense üzüntüyü… Duygularımız bazı zamanlarda öyle çığlık çığlığa dolanır ki ortalıkta, kendi sesimizi duyamaz oluruz. Kulaklarımız sağır olur da, susturamayız onu. Ne yapacağımızı, nasıl mücadele edeceğimizi bilemeyiz onunla. Duygularımızın, bize yüzde yüz doğruları söylediğini düşünürüz. Koşulsuz kabul ederiz bu duyguları ve tüm bedenimizi, düşüncelerimizi duygularımızın yönetmesine izin veririz. Ne zaman ki işler artık yolunda gitmemeye başlar, biz sürekli aynı duyguları yaşamaktan yoruluruz, ya da çevremizden birileri bunun bize aslında zarar verdiğini fark ettirir, işte o zaman harekete geçmemiz gerektiğini de anlarız. Anlarız da, harekete geçmek de büyük çaba…

Değişim, çaba gerektirir. Çaba, motivasyon gerektirir. Motivasyon ise değişimi gerçekten istemeyi gerektirir. Değişim, bir süreçtir. Bu süreçte iniş-çıkışların olması, zorluklarla karşılaşılması, inancın azalması-artması çok normaldir. Unutma; neyi istemediğini iyi bilirsen, istediğine (hedefine) ulaşmak çok daha mümkün olacaktır.

İnançla kalın. En çok da kendinize olan inançla…

Uzman Klinik Psikolog Sinem Taşyaran

Ağustos 2017, İstanbul

(Fotoğraflar alıntıdır.)





 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.